Haklarını yememeliyim, bizi bilenlerin de tahmin edebileceği gibi aslında Erenim de Yamanım da sevgi dolu ve uysal çocuklar... Birbirlerini kesinlikle çok seviyorlar. Yalnız kaldıkları zamanlarda birbirlerini çok özlüyor hatta isimlerini sayıklıyor ve ağlıyorlar. Ama bazen öyle anları oluyor ki bonibonluktan çıkıp adeta iki küçük "gremlin"e dönüşüyorlar. Birbirlerinin en iyi arkadaşı ve en ezeli rakipleri durumundalar.
![]() |
YA BAŞ BAŞA YA SIRT SIRTA :) |
İkizler veya üçüzler arasındaki ilişki normal kardeş ilişkisinden biraz daha farklı. İkizler ve üçüzler birlikte daha çok zaman geçiriyorlar, muhtemelen daha fazla şey paylaşıyorlar (odaları, okulları, öğretmenleri, arkadaşları). Bu durumda ister istemez doğal bir rekabet sürecine giriyorlar. Hele üstüne bir de iki yaş sendromu gelince; buyrun size içinden çıkması epey zor bir kaos ortamı ve sürekli desibeli de tansiyonu da yüksek bir ev!
Bizim evde genellikle kavgalar uyduruk bir oyuncak yüzünden patlak veriyor. O oyuncağın birebir aynısından bir tane daha olması sizi kurtarmıyor çünkü ne hikmetse illa "o oyuncak" isteniyor ve oyuncağı alamayan adeta elektrik çarpmışçasına kendini yerlere atıp katılarak ağlıyor, diğeri de sinsi ve hızlı adımlarla olay mahallini terk ediyor, hatta bazen olay yerinden uzaklaşmadan önce kardeşini bir güzel itiyor veya ne yazık ki tokatlıyor (Bu tokatlama işini de nasıl öğrendiler, nerden gördüler bilmiyorum, insan doğasının en ilkel savunma yöntemi bu korkarım, tamamen içgüdüsel). Neyse siz de "ağlayana şefkat mi göstereyim, diğerinin peşinden mi koşayım" diye düşünerek kalakalıyorsunuz.
Ağlayana şefkat gösterip üstüne düşseniz bir bakıyorsunuz en ufak bir tartışmada mağdur taraf aşırı ağlamaya ve konuyu dramatize etmeye başlıyor yani şefkatinizi ve iyi niyetinizi suistimal ediyor. Diğer tarafa bağırıp ceza verseniz bilinç altında açacağınız muhtemel yaralar ve vicdan azabınız cabası..

Asla kıyaslama yapmayın. Birbirinden farklı iki şeyin olduğu her yerde kıyas doğal olarak var oluyor. Biri illa ki daha kısa biri illa ki daha uzun, biri illa ki daha kuvvetli biri illa ki daha zayıf, daha iştahlı daha iştahsız olacak elbet. İsterlerse tek yumurta ikizi olsunlar, onlar iki ayrı birey... Bir sürü farklılıkları olacak elbet. Unutmamak lazım ki hiçbir özellik birbirinden üstün değil, her bir özellik kendine özgü ve tek... Çocukları birbiriyle kıyaslamak, doğaları gereği zaten var olan rekabet duygusunu körüklemekten başka bir işe yaramıyor ne yazık ki... Çocukların kendini kanıtlama çabasıyla hırçınlaşmasına veya baskın taraf altında ezilmesine ve kişiliğini geliştirememesine sebep olabiliyor. Bunun yerine her ikisinin de üstün yönlerini keşfetmeli ve o yönlerini geliştirmek adına çaba göstermek gerekli. Kullandığımız sıfatları özenle seçmeli ve kesinlikle zayıflığı işaret eden sıfatlarla çocuklarımızı etiketlememeliyiz (daha zayıf, daha kısa, daha iştahsız, daha beceriksiz, daha korkak vs).
Sürekli beraber olmaları için ısrarcı olmayın, anneyle birebir zaman geçirmelerini sağlayın. Pedagogumuzun bize verdiği en önemli tavsiyelerden biri de buydu: her bir çocuğun anneyle birebir geçirdiği zamanları olmalı. İkizler her şeyi paylaştıkları gibi anne babalarını da paylaşıyorlar. Haklısınız, her kardeş anne babasını paylaşır ama aralarında yaş farkı olan kardeşlerde ikizlerdeki kadar aynı anda aynı ihtiyaçlarının giderilmesi söz konusu olmayabilir. İkizler gelişimleri gereği birbirleriyle aynı ihtiyaçlara ve aynı beklentilere sahiptir, birbirlerine göre daha olgun olmaları, daha anlayışlı olmaları beklenemez. Aralarında yaş farkı olan kardeşlerin hayatları da farklı olabildiği için, biri okula giderken ya da biri uyurken diğeri anne babasıyla yalnız kalabilir. İkiz annesinde sürekli aktif olan vicdan terazisi nedeniyle anne genelde hep ikiye bölünür dolayısıyla çocuklar da bir nevi "yarım anne"yle yaşar. Misal, birini yıkarken aklınız öbüründedir "aman öbürü düşmesin şaşmasın ağlamasın" der acele acele yıkarsınız. Ah ne özenirdim o uzun uzun bebeğine masaj yapabilen annelere... Ya da bebeğini göz göze elele emziren annelere... Ben hep sütüm öbürüne de kalacak mı aman o doydu mu bu çok mu içti diye düşünmekle emzirmenin keyfine varamadım. Oysa her çocuk birebir anneyle özel zamanlar yaşayabilmeli. Ben arada sadece birini alıp alışverişe çıkıyorum mesela. üm ilgimi ve enerjimi tek bir çocuğa verdiğimde onun bireysel kişiliğine katkıda bulunduğumu ve onun bundan çok mutlu olduğunu net olarak hissedebiliyorum. Her ikisiyle de bu birebir zamanları yaşamak, çocukların anne-babayı paylaşmak konusundaki rekabetlerini hafifletiyor. Dolayısıyla bizim ilgimizi çekmek için birbirleriyle yaptıkları kavgaları da azalıyor.
Farklı zevkler ve ilgi alanları geliştirmelerini destekleyin. Hiç bir çocuk birbirinin aynı değildir. İkizlerde de farklı ilgi alaları olabilir. Her ikisini aynı anda aynı aktiviteye zorlamak birinin ezilmesine sebep olabilir. Örneğin bizde Yaman resim konusunda çok ilgiliyken, Eren müzikle daha ilgili. Her ikisini resim yapmaya zorlarsam, Eren genelde sıkılıp Yaman'ın ilgisini dağıtabiliyor ve Yaman'ın sinirlenmesine sebep olabiliyor. Bu nedenle genelde farklı aktiviteler yapmalarını teşvik etmeye çalışıyorum. Kavgalar da azalıyor.
Kavga anında ilgiyi başka yere çekin. İşte annelerimizden anneannelerimizden yadigar etkili ve kolay silah: konuyu dağıtın. Öyle pat diye alakasız bir konuya atlamak bizimkilerde pek işe yaramıyor. Genelde benzer bir konudan konuya atlayıp, laf cambazlığıyla ilgilerini dağıtmam gerekiyor. Biraz çaba sarfediyorum ama sonuçta hep sükûneti sağlayabiliyorum :)
Saldırganı uzaklaştırın. Vuran, iten, üstüne bir şey atan ya da oyuncağı kapıp kaçan kimse önce onu kenara çekip konuşmak ve en basit cümlelerle sakin bir şekilde yaptığının yanlış olduğunu kısaca anlatmak fayda edebiliyor. Sonrasında ise mağdur olan kardeş ile ilgilenip, sakinleştirebilirsiniz. Bu çekişmeleri, özür dilemeyi ve affetmeyi öğrenmeleri için bir fırsat kabul edip bardağın dolu tarafını da görebilirsiniz.
Güzel davranışlarını yüceltin. Birlikte güzel vakit geçirdiklerini, beraber oynadıklarını gördüğünüzde mutlaka güzel sözler söyleyerek onları teşvik edin. Ben genelde böyle anlarda onların duyacakları şekilde başkalarına onların dedikodusunu yapıyorum. Örneğin o anda babalarına dönüp "görüyor musun birlikte ne kadar güzel oynuyorlar, ne kadar tatlılar, böyle güzel oynadıklarında çok mutlu oluyorum" diyorum. Mutlaka bize kulak kabartıyorlar ve takdir edilmenin mutluluğunu yaşıyorlar. Sonraki oyun zamanlarında da kaçak bakışlarla bir yandan bize bakarak takdir edilmeyi bekliyorlar.
Görev dağılımı yapın. Bu bizde çok işe yarıyor. Aynı araba için kavga ettiklerinde, bir müddet kendi hallerine bırakıp, meseleyi kendileri çözerler mi diye bekliyorum. Her seferinde büyük bir umutla bekliyorum ama genelde birinden biri kendini atıp ağlamaya başlıyor. İşte o noktada, olaya müdahil olup birlikte yeni bir oyun kurmalarına yardımcı oluyorum. Her seferinde farklı bir vahiy geliyor ve teatral bir oyun uyduruyorum. "Hadi Yaman sen şimdi araba satıcısı ol, biz de Eren'le müşteri olalım." diyorum mesela. Basbayağı bir tiyatro oynuyoruz sonra. Biri arabayı satıyor, öbürü para veriyor alıyor. Sonra diğeri satıcı oluyor. Ya da otoparkçı oluyor, biri getiriyor biri park ediyor.. Tamirci oluyor vs. Artık anne yaratıcılığı ne isterse :)

Sonuç olarak, çoğu kardeş ilişkisinde olduğu gibi ikizlerde de kavga, kıskançlık ve rekabet hep gündemde. Anne babaların işi hiç kolay değil. Hele aynı anda 2 yaş krizine girmiş, kendini ispat etmeye çalışan 2 çocuğunuz varsa, hayatınızı kolaylaştırmak için bazı metodlarınız olmazsa, ruh sağlığınız tehlikeye girebilir. En önemli tavsiyeyi unuttum, anne ve baba olarak da mutlaka başbaşa kaliteli vakit geçirmeye çalışın. Vakit yaratın. Sizin de molaya ve enerji toplamaya ihtiyacınız var muhakkak.
Sevgiyle...
İpek
Psikolojik destek almış gibi hissediyorum, iyi ki yazmışın iyi ki❤️
YanıtlaSil