Yamaniko'nun ilk kazasını atlattık az önce... Daha büyükleri gelmesin inşallah başımıza, böylece gelmiş geçmiş olsun! Ama ne korktuk ne korktuk! Anlatayım.
3 haftadır Çeşme'de yazlıktayız. Burada bir rahat ederiz, keyif yaparız diyordum ama havuz, deniz ikilisini gören Boni&Bon'un ayarları şaştı, İstanbul'da evin içinde mis gibi zaptettiğimiz caaanım çocuklarım adeta birer su canavarına dönüştüler. Yerdeki iki parmak su birikintisine bile havuz muamelesi yapıp atlamaya çalışan Bonibonların ilgisini havuzdan uzak tutalım diye biz de diplomalı animatörlere dönüştük tabii. İstanbul'da bir bakıcı ile birlikte zor da olsa Bonibonların üstesinden gelebiliyorken, burada bir ordu kurmak zorunda kaldık. Bir anne, bir yardımcı, bir bakıcı, bir anneanne ve gerektiğinde destek ekip olarak koşup gelen dede, büyük hala, enişte ve büyük teyze... Gel gör ki bazen çocukların etrafında ne kadar çok insan varsa, çocuklar o kadar başıboş kalabiliyorlar. Herkes sorumluğu birbirine mi atıyo, "ay ben iki dk şu kahvemin köpüğünü hüpleteyim, nasılsa dıdısı bakıyor" filan mı diyor nedir çocuklar gözden kaçıveriyor işte.
Bu sabah da kalabalıktık, tam ekip ve sabah kahvaltısına gelen can dostlarla birlikte hepimiz olay yerindeydik. Bonibonlar ve en olmayacak en tehlikeli oyunlardan aldıkları anlamsız mutluluk da bizimleydi tabii! Yine kapı ile oynuyorlardı. Başlarında da bakıcı vardı. Ama 1 bakıcıya karşı 10 kaplan gücünde 2 bonibon adil bir karşılaşma olmuyor işte... Ben de yanlarında masada oturuyordum. Erenimo kapıyı kapatırken, Yamaniko da elini menteşelerin oraya koymuş! İki adım ilerisinde kahvemi içerken Yamaniko'nun ağlamasına döndüm. (Ki o kadar çok ağlıyorlar ki şu sıra-iki yaş sendromu sağolsun- herkes ağlamalarına bağışıklık kazandı kimse duymadı bile.) Kafamı döndürüp gördüğüm o manzarayı asla unutamam herhalde, miniğimin minik başparmağı kapının menteşe tarafında sıkışmış ve kardeşi hala kapıyı kapatmaya devam ediyor! Aşkımı acısından zıplarken görünce nasıl ışık hızıyla uçtum, o kapıyı tutması için bakıcıya nasıl seslendim, nasıl cümle kurabildim bilmiyorum! Yamaniko'nun başparmağının tırnağı tamamen kalkmıştı :(
Ben öyle soğukkanlı, kahraman bir tip değilimdir ne yazık ki... Ben bir taraftan ağlıyorum, Yamaniko bir taraftan. Etrafımızda uçuşan insanlar... "Buz tutalım, suya tutalım, doktora gidelim" cümleleri kulağıma çarpıyor bir yandan. Neyse bir şekilde sakinleştim, hava almaya çıktık ama çocuk da anası kılıklı canı kıymetli ya susmuyor. Evde her zaman olan baticon ve yara bandı da hangi deliğe soktularsa kendilerini!! Koştuk gittik hastaneye. Allah kimseyi yazlık mekanlarda hastaneye uğratmasın derim hep. Ama Sissus Hastanesi'ne attık kendimizi. Neyse ki durumumuzu gören ve duyan personel bizi kalabalığın arasından çekip müdahale odasına aldı. Hastane ve doktor görünce kıyameti koparan Yaman'i sakinleştiremedik ama biraz Baticon ve sargı bezi sonrası evimize gönderildik. Eve gelince de bir ölçek Calpol verdik. Sonra pusetinde o yaralı minik eli öyle havada uyuyakaldı, ne yaptıysam da indiremedim :((
Anneler der ya "Senin tırnağının ucuna birşey olsa ben mahvolurum biterim"... Ne doğruymuş! Allah yavruları beterlerinden saklasın, korusun! Başımıza gelen en kötüsü de bu olsun inşallah!
Geçmiş olsunu buraya hayırlı olsunu öteki yazıya yazacaktım aslında :)
YanıtlaSilÇok teşekkürler Tütenciğimmm :)
YanıtlaSilsevgili ipek
YanıtlaSilne tatli bir annesin demek geldi icimden. bu arada ben de ikiz annesiyim.yazini okurken cizz etti kalbim.ig den bonibonlar ini takipteyim.harikasiniz.mutlu sevgi dolu yusyumusacik gunleriniz olsun.sevgiler
Merhabalar :) Cok cok tesekkur ederimmm! İkiz anneleriyle tanışınca çok mutlu oluyorum :)Mutluluklar diliyorum
SilSevgilerlee
Canım merhaba, ay seni okurken aynı bizim yaşadıklarımız dedim, Kİ SENDE İKİ TANE VAR...:) bu yaz gerçekten zor geçiyor ama napalım seneye rahatız ihşallah!! salına salına kahve içmeye gideriz:)
YanıtlaSil