31 Ağustos 2013 Cumartesi

23 Aylık Bakıcı Serüvenimiz

Öncelikle şuna açıklık getirelim, "ikiz çocuk dadısı diye bir şey yok!" O tamamen bir şehir efsanesi! Eger 4 kollu, 4 bacakli, gerektiginde ikiye bolunebilen bir mutant insan varsa bilemem ama benim 23 aydir tecrubelediğim kadarıyla yok öyle bir şey! İnsan anotomisine aykırı zaten.. Biri bir yana koşacak biri bir yana koşacak tek bir insan da onları zaptedecek... Çok zor! Ha tabii bu söylediğim 1 yaştan büyük, yürümeye başlamış, mobilize olmuş ikiz çocuklar için geçerli. Yeni doğan ikiz bebekler için daha önce ikiz tecrübesi olan bakıcılarla çalışmakta fayda var. Çünkü ikiz bebek bakımı gerçekten farklı.

Bakıcı arayışlarımız ben daha hamileyken başlamıştı. Görüşmeye gelen çoğu bakıcı adayı acemiliğimi ve duygusallığımı istismar etme çabasındaydı. "İkiz" kelimesini duyunca aylık 5.500 TL isteyenler (geçen gün bir ikiz annesinden 12.000 TL/aylık istediklerini de duydum gerçi!), ikiz dadısıyım diye burnundan kıl aldırmayıp kraliçe edasıyla gezinip hizmet bekleyenler, ben sadece bebek bakarım diyerek başka hiç bir şeye elini sürmeyenler, acemiliğinizi kullanıp sizi kendinden çok çalıştıranlar daha neler neler... Geçimi kolay, anlayışlı, toleransı yüksek, nispeten keyifli ve eğlenceli bir aile olmamıza rağmen 23 ay sonunda bugun 5. bakıcımızlayız. Çok daha zorlu bakıcı serüvenleri duyuyorum, biz şanslılardanız biliyorum. Yine de hazır bakıcı bulma konusu gündemimizdeyken bu konuyu yaşananları yazayım dedim :)

İlk bakıcımız ben hamileyken bizimle çalışmaya başladı ve 5,5 ay bizimleydi. İkiz bakıcısı olduğunu iddia ediyordu. Eksik olmasın elbette bonibonlarda emeği vardır ama asla bir ikiz bakıcısı değildi. Yetenekli bir bakıcı bile değildi. İkiz bebek bakımında yapılabilecek en en büyük hata olan şeyi yaptı; bonibonları kucağa alıştırdı. Tek bebeklerde kucakta uyutmaya asla karşı değilim, tersine anneyle çocuğun arasındaki ilişkiyi ve sevgiyi güçlendireceğini düşünüyorum. Ama ikiz bebeklerin bu lüks pek yok. Annenin iki kucağı olamadığına göre, aynı anda ağlayan ve uyumak isteyen bebeklerin birini bakıcı birini anne kucağına almak zorunda kalıyor. Ve sonra bakıcının izin gününde bebeklerle yalnız başınıza kaldığınızda onların ağlamalarına eşlik etmekten başka çare bulamayabiliyorsunuz. Ya da bakıcıyı yalnız bırakamadığınız için bütün sosyal hayatınız sona eriyor ve kendinizi mağara kadınına dönüşmüş bulabiliyorsunuz. İşte ilk bakıcımız böyleydi, ben bir bebekle ilgilenirken o diğer bebekle ilgilenirdi. Hatta kendi elindeki bebeğin bakımını bitirip uyuttuktan sonra gider çayını içer TV izlerdi, ben de zavallı acemi anne bebeğiyle debelenir dururdum :) Ve buna rağmen tek bir bebeğe bakan bakıcıların iki katı kadar maaş alırdı.

İkinci bakıcımızın baktığı 5. ikiz bebeklerdi bonibonlar. İkiz bakıcısı diye bir şeyin var olduğuna inanırsak kendisi en yakın kişilerden biriydi. 6 ay bizimleydi. Daha önce yapılan tüm hatalarımızı görmemize neden oldu, ikiz bebek düzenini gösterdi. Yataklarının yanyana olması gerektiğini böylece bir kişinin ortaya geçerek her iki bebeği de yataklarında besleyebileceğini ve pışpışlayarak uyutabileceğini gösterdi. Kucak alışkanlığını sonlandırarak bonileri pusette ve yataklarında uyumaya alıştırdı. Hakkını yemiyeyim düzenimizi kolaylaştırdı. Amaaa kendine güveni o kadar fazlaydı ki, bizi kendine neredeyse köle yaptı. İllallah dedik. Kaprislerine dayanamadık, gönderdik. Zaten kilosu o kadar aşırıydı ve o kadar ağır hareket eden biriydi ki, artık hareketlenen bonilerle başedemeyecekti.


Boniler 13 aylikken bakıcılarıyla

Son bakıcı ablamızı çok sevdik. Bonilerin birinci doğum gününde geldi, ikinci doğum günlerine neredeyse bir ay kala memleketine döndü. Ağlaşa zırlaşa ayrıldık. 23 yaşındaydı, bonilerin tam ihtiyaç duyduğu gibi oyuncu, hareketli, sempatik ve güzel bir ablaydı :) Birbirimize çok alışmıştık.
Genç olmasından kaynaklanan bir takım dezavantajları tabii vardı sürekli internette olması, erkek arkadaş vs konuları, alınganlıkları, duygusallıkları, zaman zaman aklı bir karış havada dalgın olması gibi şeyler işte. Ama 1-2 yaş ikiz çocuklar için yeterli yetenekte bir bakıcıydı. Yine de gün içinde neredeyse hiç yalnız bırakmadım bonilerle onu, çünkü biri bir tarafa koşan diğeri başka taraftan atlayan çılgınlarla tek başına başetmesi imkansızdı. Ne olursa olsun, birbirimize çok alışmıştık, ailemizin parçası gibiydi. Sayesinde gönlümüz rahat akşam gezmelerimize ve sosyal hayatımıza dönebildik.


Memleketine döneli henüz 2 hafta oldu, bonibonlar sandığımdan daha kolay atlatmış gözüküyorlar. O gittikten sonra bonileri karşıma alıp ablalarının memleketine döndüğünü, anne babasını çok özlediğinı ama onları çok sevdiğini anlattım. Bir daha ne adını söylediler, ne bir şey... Sadece bir kere adı geçtiğinde "o gitti" dediler o kadar... Sanıyorum yaşadıkları sarsıntıyı bana olan düşkünlüklerini iyice abartarak gösterdiler. Belki benim de gitmemden korktular... Geceleri 10-15 defa "anneaa" diye çığlıklarla uyanır oldular. Umarım onu da en kısa zamanda atlatırlar.


Anneye düşkünlükleri artti demiştim di mi?


anne-boni aşkı
Son bakıcımız gittikten sonra yerine gelen bakıcıyı saymamam lazım aslında. 1 hafta çalıştı, dün ayrıldı. Bu sefer de tam bir ajans rezaletine kurban gittik. Bakıcı ve bakıcı arayan aileleri bir araya getiren sözde ajanslardan birine denk geldik. Aslında hiç çocuk bakmak istemeyen, donuk, soğuk bir kızcağıza "parası iyi" diye gazı verip, bize yalan yanlış allayıp pullayarak eleman gönderen sonra da "komisyon paranızı geri alma lüksünüz yok" diyerek suratıma telefonu kapatacak kadar küstah, gönderdiği elemanın maaşından da komisyon almayı garantilemek için zavallı kızcağızın pasaportuna el koyacak kadar aşağılık bir ajansa denk geldik. Güvenimizi yerle bir eden bu ajansa nasıl inanacağız bilmiyorum ama giden bakıcının yerine paslaşmalı çalıştığı başka bir ajanstan bir eleman gönderdi bugün. Daha önce ikiz bakmamış ama dediğim gibi zaten bu noktada ikiz dadısı diye bir kavrama inanmıyorum, ikisiyle aynı anda başetmesini beklemiyorum. İşi gücü bırakıp 7/24 anneliğe soyunduğuma göre, yalnız da kalmayacaklar. Önemli olan yetenekli, iletişimi kuvvetli ve hareketli olması. Şimdilik çok sevimli, geçimi kolay, cana yakın, pozitif biri gibi gözüküyor... Umarım zaman beni yanıltmaz.


Uzun lafın kısası, bu bakıcı işi gerçekten zor iş. Elbette dört dörtlük bir bakıcı bulmak neredeyse imkansız. Kusursuz insan yok çünkü... Karşılıklı anlayış göstermek, empati kurmak, hoşgörülü olmak gerek. Neticede, öyle veya böyle sizin için zor olduğu kadar, ailesinden kopup başkasının evine gelen ve tanımadığı bir ortamda yaşamaya adapte olan bakıcı için de hiç kolay değil. Umarım yeni bakıcımız, bonilere iyi bir abla bana da iyi bir yoldaş arkadaş olur :) Bebeklerine bakarken bakıcı desteği almak zorunda olan tüm annelere ama çok da çalışan annelere bol şans ve kolaylıklar diliyorum :)

Sevgiyle...